Şiir Ekspresi - Sayı:915
TÜRKEVİ & AZİZ SANCAR Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Aziz Sancar, Nobel kimya ödülü kazandı, hayatı ABD'de geçmişti ama, özünden hiç ayrılmamıştı, Nobel ödülünü almak üzere İsveç'e gitti, yakasına Atatürk rozeti takmıştı, kravatının motifleri Osmanlı tuğrasıydı, “Nobel ödülünü Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde kazandım, rol modelim Atatürk'tür, vefa borcumu ödemek üzere bu ödülümü Atatürk'e ve Cumhuriyet'i kuranlara armağan ediyorum” dedi, Nobel ödülünü Türkiye'ye getirdi, Anıtkabir'de sergilenmek üzere Genelkurmay'a teslim etti, Atatürk'ün huzurunda saygı duruşu yaptı, çiçek bıraktı, dua etti… Nobel ödülünü kazanmadan sekiz yıl önce, henüz sayın ahalimizin ABD'de Aziz Sancar diye bir gururumuz olduğundan haberi bile yokken, Türkiye'nin en prestijli ödülü, Vehbi Koç Ödülü'nü kazanmıştı, bu ödül vesilesiyle kendisine takdim edilen 100 bin doları ABD'de “Türkevi” açmak için kullandı, bu 100 bin doları, eşi ve kendisinin maddi birikimi olan 1 milyon dolara ilave etti, kendisinin de çalıştığı/yaşadığı Kuzey Karolina, Chapel Hill'de 260 metrekarelik villa satın aldı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı bekledi, tam 19 Mayıs 2008'de “Türkevi”ni açtı, taa 40 yıl önce ABD'ye geldiği dönemde yaşadığı barınma sıkıntısını asla unutmamıştı, Türkevi'ni bu amaçla kurmuştu, okumak için ABD'ye gelen Türk çocukları kendisinin yaşadığı sıkıntıları yaşamasın diye Türkevi'nin kapılarını açtı, Türkevi'ni hem ücretsiz yurt, hem kültür merkezi haline getirdi, ilgi duyan Amerikalılar için Türkçe kursu açtı, Türk mutfağı kursu açtı, Türkevi bünyesinde kütüphane, konferans salonu kurdu, Türkevi'ni ABD'de yaşayan Türklerin ortak adresi haline getirdi, kaynaşma, buluşma, güç birliği noktası haline getirdi, Türk insanının ve Türkiye'nin gönüllü tanıtım merkezi haline getirdi… Aziz Sancar'ın eşi, Amerikalı, Gwen Sancar, biyokimya/biyofizik profesörü, 40 yıldır evliler, Gwen de bütün maddi birikimini, hatta ailesinden kalan mirası bile, Aziz Sancar'ın hayali olan Türkevi'ne harcıyor, Türkevi'nde kalan Türk öğrenciler “Ana Türk” diyor… Aziz Sancar, 2015 yılında Nobel kazandı, Nobel ödülüyle birlikte 325 bin dolar para ödülü verildi, Nobel'den kazandığı bu 325 bin doları da kendi cebine koymadı, tıpkı Vehbi Koç Ödülü'nde yaptığı gibi, tamamını Türkevi'ne aktardı, bilimden kazandığını bilime bağışladı, yine eşinin ve kendisinin birikimlerini ilave etti, aynı bölgede 1.5 milyon dolara sekiz bin metrekarelik arazi satın aldı, Türkevi'ni büyütmek üzere yerel yönetime başvurdu, çok daha geniş misafirhanesi olacak, master ve doktora öğrencilerine de ücretsiz yurt hizmeti verecek, ofisler olacak, bu ofisler yine ücretsiz olarak ABD'deki Türk derneklerinin kullanımına sunulacak, temelini attı, “bu ev Türklerin evi, öyle bir kültür merkezi olmasını istiyorum ki, ABD'de hiç kimse Türkiye'yi Atatürk'ü duymadımdiyemesin” dedi. ★ Peki, ömrünü Türkevi'ne adayan Aziz Sancar, New York'taki Türkevi'nin açılışında var mıydı? Yoktu. ★ “ABD'deki en tanınmış Türk kim?” diye sorsak, Amerikalıların hepsi “Profesör Mehmet Öz” diye cevap verir. New York'ta çalışıyor. New York'ta yaşıyor. Peki, New York'taki Türkevi'nin açılışında Mehmet Öz var mıydı? Yoktu. ★ Gelmiş geçmiş en ünlü Amerikan markası Coca Cola'nın ceo'su ve yönetim kurulu başkanı olmayı başaran Muhtar Kent… Var mıydı Türkevi'nin açılışında? Yoktu. ★ Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'ne, Harvard Üniversitesi'ne damgalarını vuran, dünya çapındaki iktisat profesörlerimiz Daron Acemoğlu veya Dani Rodrik var mıydı? Yoktu. ★ Bu iki saygın Amerikan üniversitesine, kanser cerrahisinde çığır açarak damgasını vuran Profesör Mehmet Toner var mıydı? Yoktu. ★ Harvard Üniversitesi'nin genetik/metabolik hastalıklar bölümünü emanet ettikleri Profesör Gökhan Hotamışligil var mıydı? Yoktu. ★ Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın, evrende yaşam izlerini bulmak üzere kurduğu astrobiyoloji ekibine “lider” olarak seçilen, bu yönetici pozisyonuna seçilen tarihteki en genç insan olan… “Kadınlara eğitim ve fırsat eşitliği sağlayan Cumhuriyet'e borcumuz var” diyen Türk kadın profesör Betül Kaçar var mıydı? Yoktu. ★ NASA'yla ortak projeler yürüten, uzay teknolojisi şirketi Sierra Nevada Corporation'ın sahibi, Türk işkadını Eren Özmen var mıydı? Yoktu. ★ Silikon Vadisi'nin gurur duyduğumuz dehaları, Tantek Çelik, Eren Bali, Emrecan Doğan, Kerim Baran, Barış Gültekin, İsmail Sebe, Egemen Taş, Selçuk Atlı mesela, var mıydı? Yoktu. ★ Peki, kim vardı New York'taki Türkevi'nin açılışında? Sadrazam Hamamda Günlerden bir gün Hamama gideceği tuttu, Sadrazam hazretlerinin Bir yanında birinci veziri Bir yanında ikinci veziri Bir yanında üçüncü veziri. Sonra efendime söyleyeyim Peşkircibaşı, Nalıncıbaşı Sabuncubaşı Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile Peştamal takıp girdiler hamama Geçtiler kurnaların başına Üçer beşer Sadrazam deseniz Yan gelip yattı Memleketin en ünlü tellakları Sardılar dört yanını Kimi elini kaptı, kimi bacağını Bir keseleme sürtme faslı başladı. Tam on iki saat On iki ünlü t
TÜRKEVİ & AZİZ SANCAR
Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Aziz Sancar, Nobel kimya ödülü kazandı, hayatı ABD'de geçmişti ama, özünden hiç ayrılmamıştı, Nobel ödülünü almak üzere İsveç'e gitti, yakasına Atatürk rozeti takmıştı, kravatının motifleri Osmanlı tuğrasıydı, “Nobel ödülünü Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde kazandım, rol modelim Atatürk'tür, vefa borcumu ödemek üzere bu ödülümü Atatürk'e ve Cumhuriyet'i kuranlara armağan ediyorum” dedi, Nobel ödülünü Türkiye'ye getirdi, Anıtkabir'de sergilenmek üzere Genelkurmay'a teslim etti, Atatürk'ün huzurunda saygı duruşu yaptı, çiçek bıraktı, dua etti…
Nobel ödülünü kazanmadan sekiz yıl önce, henüz sayın ahalimizin ABD'de Aziz Sancar diye bir gururumuz olduğundan haberi bile yokken, Türkiye'nin en prestijli ödülü, Vehbi Koç Ödülü'nü kazanmıştı, bu ödül vesilesiyle kendisine takdim edilen 100 bin doları ABD'de “Türkevi” açmak için kullandı, bu 100 bin doları, eşi ve kendisinin maddi birikimi olan 1 milyon dolara ilave etti, kendisinin de çalıştığı/yaşadığı Kuzey Karolina, Chapel Hill'de 260 metrekarelik villa satın aldı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı bekledi, tam 19 Mayıs 2008'de “Türkevi”ni açtı, taa 40 yıl önce ABD'ye geldiği dönemde yaşadığı barınma sıkıntısını asla unutmamıştı, Türkevi'ni bu amaçla kurmuştu, okumak için ABD'ye gelen Türk çocukları kendisinin yaşadığı sıkıntıları yaşamasın diye Türkevi'nin kapılarını açtı, Türkevi'ni hem ücretsiz yurt, hem kültür merkezi haline getirdi, ilgi duyan Amerikalılar için Türkçe kursu açtı, Türk mutfağı kursu açtı, Türkevi bünyesinde kütüphane, konferans salonu kurdu, Türkevi'ni ABD'de yaşayan Türklerin ortak adresi haline getirdi, kaynaşma, buluşma, güç birliği noktası haline getirdi, Türk insanının ve Türkiye'nin gönüllü tanıtım merkezi haline getirdi… Aziz Sancar'ın eşi, Amerikalı, Gwen Sancar, biyokimya/biyofizik profesörü, 40 yıldır evliler, Gwen de bütün maddi birikimini, hatta ailesinden kalan mirası bile, Aziz Sancar'ın hayali olan Türkevi'ne harcıyor, Türkevi'nde kalan Türk öğrenciler “Ana Türk” diyor… Aziz Sancar, 2015 yılında Nobel kazandı, Nobel ödülüyle birlikte 325 bin dolar para ödülü verildi, Nobel'den kazandığı bu 325 bin doları da kendi cebine koymadı, tıpkı Vehbi Koç Ödülü'nde yaptığı gibi, tamamını Türkevi'ne aktardı, bilimden kazandığını bilime bağışladı, yine eşinin ve kendisinin birikimlerini ilave etti, aynı bölgede 1.5 milyon dolara sekiz bin metrekarelik arazi satın aldı, Türkevi'ni büyütmek üzere yerel yönetime başvurdu, çok daha geniş misafirhanesi olacak, master ve doktora öğrencilerine de ücretsiz yurt hizmeti verecek, ofisler olacak, bu ofisler yine ücretsiz olarak ABD'deki Türk derneklerinin kullanımına sunulacak, temelini attı, “bu ev Türklerin evi, öyle bir kültür merkezi olmasını istiyorum ki, ABD'de hiç kimse Türkiye'yi Atatürk'ü duymadımdiyemesin” dedi.
★
Peki, ömrünü Türkevi'ne adayan Aziz Sancar, New York'taki Türkevi'nin açılışında var mıydı?
Yoktu.
★
“ABD'deki en tanınmış Türk kim?” diye sorsak, Amerikalıların hepsi “Profesör Mehmet Öz” diye cevap verir.
New York'ta çalışıyor.
New York'ta yaşıyor.
Peki, New York'taki Türkevi'nin açılışında Mehmet Öz var mıydı?
Yoktu.
★
Gelmiş geçmiş en ünlü Amerikan markası Coca Cola'nın ceo'su ve yönetim kurulu başkanı olmayı başaran Muhtar Kent…
Var mıydı Türkevi'nin açılışında?
Yoktu.
★
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'ne, Harvard Üniversitesi'ne damgalarını vuran, dünya çapındaki iktisat profesörlerimiz Daron Acemoğlu veya Dani Rodrik var mıydı? Yoktu.
★
Bu iki saygın Amerikan üniversitesine, kanser cerrahisinde çığır açarak damgasını vuran Profesör Mehmet Toner var mıydı? Yoktu.
★
Harvard Üniversitesi'nin genetik/metabolik hastalıklar bölümünü emanet ettikleri Profesör Gökhan Hotamışligil var mıydı? Yoktu.
★
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın, evrende yaşam izlerini bulmak üzere kurduğu astrobiyoloji ekibine “lider” olarak seçilen, bu yönetici pozisyonuna seçilen tarihteki en genç insan olan… “Kadınlara eğitim ve fırsat eşitliği sağlayan Cumhuriyet'e borcumuz var” diyen Türk kadın profesör Betül Kaçar var mıydı? Yoktu.
★
NASA'yla ortak projeler yürüten, uzay teknolojisi şirketi Sierra Nevada Corporation'ın sahibi, Türk işkadını Eren Özmen var mıydı? Yoktu.
★
Silikon Vadisi'nin gurur duyduğumuz dehaları, Tantek Çelik, Eren Bali, Emrecan Doğan, Kerim Baran, Barış Gültekin, İsmail Sebe, Egemen Taş, Selçuk Atlı mesela, var mıydı? Yoktu.
★
Peki, kim vardı New York'taki Türkevi'nin açılışında?
Sadrazam Hamamda
Günlerden bir gün
Hamama gideceği tuttu,
Sadrazam hazretlerinin
Bir yanında birinci veziri
Bir yanında ikinci veziri
Bir yanında üçüncü veziri.
Sonra efendime söyleyeyim
Peşkircibaşı,
Nalıncıbaşı
Sabuncubaşı
Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
Peştamal takıp girdiler hamama
Geçtiler kurnaların başına
Üçer beşer
Sadrazam deseniz
Yan gelip yattı
Memleketin en ünlü tellakları
Sardılar dört yanını
Kimi elini kaptı, kimi bacağını
Bir keseleme sürtme faslı başladı.
Tam on iki saat
On iki ünlü tellak
İncitmeden keselediler
Hazretin mübarek vücudunu.
Öylesine kir çıktı ki sormayın
Her biri nah parmağım gibi
Aman efendim bu ne kiri
Demeye kalmadı
Keselerin altında eriyip gitti
Koskoca sadrazam
Bütün maiyet erkânı yerinden fırladı:
- Nettünuz lan devletliyü..?
Dediler tellaklara.
Tellaklar cevap verdi:
- Biz yıkadık, keseledik.
Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik.
Suç bizde değil..!
Neyleyelim
Kir bitti
Sadrazam elden gitti..!
Ümit Yaşar Oğuzcan.
ÇIPLAK DENİZ ÇIPLAK ADA & YAŞAR KEMAL
Mübadele yıllarında insanların ege adalarında yeni bir yaşam kurma çabalarını destansı öykülerle anlatıyor dünyaca ünlü, çok ödüllü yazar Yaşar Kemal. Adalar dörtlüsünün 4.kitabında.
Şeyh, genç Kerim’le Peri’yi Poyraz’ı öldürmeleri için adaya gönderir. Kerim’le Peri var güçleriyle kayığın küreklerine sarılarak batma tehlikeleri, dalgalarla boğuşarak adadan adaya ulaşmışlardır. Açlık felaketi ile karşılaşırlar. Pınardan su içerek yaşam savaşı verirler.
Kerim Şeyh evinde büyümüş, anne, baba, kardeşlerini anımsayamamaktadır. Şeyh, Çerkez, Arap, Kürt çocuklarını büyütüp kendine korucu yapmaktadır. Kerim Şeyh’in çocuklarından Kürtçe öğrenmiştir.
Poyraz’ı öldürme planlarını Nişancı Veli’den korktukları için uygulayamazlar. Nişancı aslında denizde balıkların bulunduğu yeri işaretleyip kaynaşmaları anıda avlamak demekmiş. Verilen görevi yapamazlarsa kendileri öldürülecektirler. Görevi tamamlamadan adalarına geri dönerler.
Nişancı Veli ve Poyraz da adadadır. Ada’nın ileri geleni Ağa Efendi Girit’e dönme planları yapar. Kızı Zehra Poyraz’a âşık olduğu için babasının dönme isteğini engellemeğe çalışır. Tek çare babası ile Melek Hatun’u evlendirmektir. Menekşeler açarken Ağa Efendi ile Melek Hatun görkemli bir düğünle evlenir. Zehra Poyraz’la Ablası Nesibe adaya dönen Ali Hüseyin ile evlenir. Adada yaşam devam edecektir. Şeyh’in öldüğü, Selahattin’in kral olduğu haberi gelir. Kerim ile Peri görevden azledilirler.
Hirosto Reis adada güzel bir konak yaptırıp yerleştikten 25 gün sonra Jandarmalar gelip Girit’e sürgün ederler. Oradan dönme şansı verilse de Anadolu’yu izleyerek ölür.
Mübadele yıllarının zorlu yaşama, hayatta kalma mücadelesi usta kalem gözler önüne sermektedir.
Balıkçı Lena Ana’nın oğulları da adaya geri dönmüştür. Lena Ana çok sevinçlidir. Adada yaşantı devam etmektedir.
Satır Arası Kitap Kulübü
Mustafa GÜMÜŞTAŞ
Babam ve kızım...
Hıdırnebi yaylasında soluklanırken, "dede lütfen bana matematik sor" diyor kızım. Babam hiç üşenmeden çarpım tablosundan hızlıca iki kere dört kaç eder, beş kere altı kaç eder pratiği yaptırıyor kızıma... Sorular, cevaplar, gülüşmeler... Ve babam evrenin, dünyadaki her şeyin varoluşunda matematiğin olduğu gerçeğini hepimize anlatıyor, öğretiyor...Kızımın gözleri ışıl ışıl... Bilmem kaç bin yıldız var gözlerinde...
Anılardır bizi yaşatan…
Güzzin ŞAHİNLER
Kurye & Şekip Altunkan
Yazar'ın öksürük nöbeti geçmişti, dikkatlice baktı delikanlıya. "Ne demiştim konuşmamın başında? Acıyı ve olumsuz durumları önleyecek biricik kuvvet iyiliktir. Onu da destekleyen tek duygu sevgidir. Bu ikisi sende fazlasıyla var. Biliyorum, tüm yaşamın boyunca adil olmayan birçok durumla karşılaşmışsındır. Seni aşağıladılar, itip kaktılar, toplumun içine girmekte zorlandığın durumlar oldu. Neden oldu bütün bunlar biliyor musun? Çünkü bazı insanlarda sevgi yoktur, toplumda da bu sevgi giderek kayboluyor, her şey çıkar ilişkilerine dayanıyor. Bunu fazlasıyla görüyorsundur."
Motor kurye Cumali ya da herkesin bildiği lakabıyla Kambur, Mavi Apartman'da yaşayanlar için bir umut ışığı olmanın ötesinde, ön yargısız ve sevecen yaklaşımıyla onların yaşamlarındaki en büyük eksikliği, dost ihtiyacını da fazlasıyla karşılıyordu. Onu sadece bu apartmanda yaşayanlar değil, İstanbul'da edindiği arkadaşları, karakoldaki polisler de seviyor, genç kurye bu durumdan büyük mutluluk duyuyordu.
Şekip Altunkan, Kurye'de, fiziksel bir anormalliği olan, yüreği sevgiyle dolu bir motor kuryenin yaşamla mücadelesini ve bir apartmanda yaşayan kişilerle ilişkilerini anlatmaktadır. Bu apartmanın altı dairesinde farklı kişilikte olan, hayatta kaybeden olarak tanımlanabilecek insanlar yaşamaktadır. Romanda, Mavi Apartman'ın sakinleriyle, genç kuryenin ilişkileri, insan psikolojisinin derinliklerine inilerek, günümüzün sorunlarına da atıfta bulunularak, ilgi çekici bir kurguyla anlatılmaktadır. (Tanıtım bülteninden)



