Karadeniz’in Unutulmaz El Sanatı: Sepet Örücülüğü
Yüzyıllardır Karadeniz insanının yaşamında önemli bir yer tutan sepet örücülüğü, bugün hala ustalar tarafından yaşatılıyor. Fındık çubuklarından yapılan bu el emeği eserler, bir zamanlar bölgenin yük taşıma kültürünün bel kemiğini oluşturuyordu.
Trabzon’un dağlık ve engebeli coğrafyasında, 1990’lara kadar ulaşımın zorluğu nedeniyle yük taşımada kullanılan sepetler, Karadeniz insanının en büyük yardımcılarından biri oldu. Yük taşımaktan yaprak toplamaya kadar birçok amaçla üretilen bu sepetler, bölgenin kültürel mirası olarak günümüzde de varlığını sürdürüyor. Fındık ve kestane filizlerinden yapılan sepetler, yörenin geleneksel zanaatlarından biri olarak hala ustaların ellerinde hayat buluyor.
Doğanın İçinden Gelen UstalıkSepet yapımında kullanılan fındık çubukları, fındık hasadı sonrasında ekim aylarında kesilerek bir süre suda bekletiliyor. Bu işlem, çubukların esnekliğini artırarak kolayca işlenmesini sağlıyor. Fındık çubukları haricinde kestane filizleri de nadiren kullanılabiliyor. Zanaatkârların ellerinde şekillenen bu sepetler, farklı amaçlara yönelik çeşitli boyut ve şekillerde üretiliyor. Eskiden gündelik hayatın vazgeçilmezi olan sepetler, bugünkü modern dünyada nostaljik bir öğe olarak varlığını sürdürüyor.
Çeşit Çeşit SepetlerKaradeniz insanı, ihtiyaçlarına göre farklı sepet türleri geliştirmiştir. Büyük ve yayvan bir sepet türü olan şelek, geniş yüklerin taşınmasında kullanılırken, felister adı verilen küçük ve seyrek dokulu sepetler yaprak toplamak için tercih ediliyor. El sepeti ya da yöredeki adıyla laktara, elma, kiraz gibi meyvelerin taşınmasında kullanılıyor ve dört köşeli ya da yuvarlak formlarda örülebiliyor. Yine yörede sıkça görülen üçayaklı sepetler, diplerinde bulunan üç ayak ve üst kısmındaki tutma sapıyla dikkat çekiyor.
Yaşayan Bir MirasSepet örücülüğü, günümüzde her ne kadar eski yoğunluğunu kaybetmiş olsa da Trabzon ve çevresinde bu sanatı sürdüren çok sayıda usta bulunuyor. Sepetler, nostaljik birer hatıra olarak evlerde süs eşyası olarak kullanılıyor ya da yöresel pazarlarda satışa sunuluyor. El emeğinin ve Karadeniz’in ruhunu yansıtan bu zanaat, bölgenin kültürel mirası olarak gelecek kuşaklara aktarılmaya devam ediyor.



