Çok su içmek doğru mu? Harvardlı doktor ''Beyinde birikiyor'' diyerek uyardı

Günde ortalama 2 litre su içmenin, böbrek sağlığını koruduğu ve metabolizmayı hızlandırdığı, uzun yıllardır bilinen bir gerçek. Ancak uzmanlar, aşırı miktarda su içmenin neden olduğu zehirlenme riskine karşı uyarıyor. Zaman zaman ölümcül olabilen su zehirlenmeleri, kandaki sodyum seviyelerinin düşmesiyle ortaya çıkıyor.Gastroenterolog Dr. Saurabh Sethi, aşırı su içmenin beyin içinde su birikmesine neden olabilen 'hiponatremi' durumunu tetikleyebileceğini belirterek uyardı. Harvardlı doktor, bu durumun genellikle vücudun elektrolit dengesinin, özellikle de sodyum seviyesinin düşmesiyle ortaya çıktığını belirtti.Vücuda aşırı su alımı, vücuttaki elektrolitleri seyreltir. Bu da potansiyel olarak daha fazla dehidratasyona yol açabilir. Dr. Sethi, bu durumu önlemek için suyun içine elektrolit tozu veya bir tutam tuz eklenmesini öneriyor.Hiponatremide normal kan sodyum seviyesi, genellikle 135-145 mmol/L aralığındadır. Hiponatremi, bu değerin altına, özellikle 135 mmol/L’nin altına inildiğinde ortaya çıkar.Hiponatremi, çeşitli nedenlerle gelişebilir. Başlıca sebepleri şunlardır: Fazla su tüketimi (Polidipsi): Vücut aşırı miktarda su aldığında, sodyum seyrelebilir ve hiponatremi gelişebilir.  Su kaybı: Uzun süreli kusma, ishal, aşırı terleme gibi sıvı kaybı durumlarında, vücut yeterli miktarda sodyum almıyorsa hiponatremi oluşabilir. İlaçlar: Diüretikler (idrar söktürücüler) ve bazı antidepresanlar, antipsikotikler gibi ilaçlar hiponatremiye neden olabilir. Diüretikler, böbreklerden suyun atılmasını artırarak sodyum seviyesinin düşmesine yol açabilir. Kronik hastalıklar: Kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları, karaciğer sirozu gibi durumlar da hiponatremiye zemin hazırlayabilir. Bu hastalıklarda vücutta sıvı birikimi meydana gelir ve sodyum dengesi bozulabilir. SIADH: Antidiüretik hormonun (ADH) aşırı salınımı, böbreklerin fazla su tutmasına neden olabilir, bu da hiponatremiye neden olabilir.Hiponatremi, sodyum seviyesindeki düşüşe bağlı olarak beyin fonksiyonlarını etkileyebilir. Sıklıkla hafif, orta veya şiddetli olabilen semptomlar, şu şekilde listelenebilir: Baş ağrısı Bulanıklık Kas güçsüzlüğü veya kasılmalar Yorgunluk İştah kaybı Nöbetler Bilinç kaybı veya komaya kadar ilerleyen durumlar Şiddetli hiponatremi, acil tıbbi müdahale gerektirir ve tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilir.Sıvı kısıtlaması: Fazla su içmek hiponatremiyi kötüleştirebilir. Bu nedenle, sıvı alımının sınırlanması gerekebilir. Sodyum takviyesi: Eğer hiponatremi şiddetliyse, damar yoluyla sodyum içeren sıvılar verilebilir. Ancak, bu tedavi dikkatlice yapılmalıdır çünkü sodyumun hızla artırılması, beyin ödemine yol açabilir. Altta yatan hastalıkların tedavisi: Kalp yetmezliği veya böbrek hastalıkları gibi altta yatan hastalıklar tedavi edilmelidir. Ayrıca, diüretik veya diğer ilaçlar kesilebilir veya değiştirilebilir. Antidiüretik hormon tedavisi: Eğer hiponatremi, aşırı ADH salgılanmasından kaynaklanıyorsa, bu hormonun etkisini engelleyen tedaviler uygulanabilir.

Çok su içmek doğru mu? Harvardlı doktor ''Beyinde birikiyor'' diyerek uyardı
Çok su içmek doğru mu? Harvardlı doktor ''Beyinde birikiyor'' diyerek uyardı

Günde ortalama 2 litre su içmenin, böbrek sağlığını koruduğu ve metabolizmayı hızlandırdığı, uzun yıllardır bilinen bir gerçek. Ancak uzmanlar, aşırı miktarda su içmenin neden olduğu zehirlenme riskine karşı uyarıyor. Zaman zaman ölümcül olabilen su zehirlenmeleri, kandaki sodyum seviyelerinin düşmesiyle ortaya çıkıyor.

Gastroenterolog Dr. Saurabh Sethi, aşırı su içmenin beyin içinde su birikmesine neden olabilen 'hiponatremi' durumunu tetikleyebileceğini belirterek uyardı. Harvardlı doktor, bu durumun genellikle vücudun elektrolit dengesinin, özellikle de sodyum seviyesinin düşmesiyle ortaya çıktığını belirtti.
Vücuda aşırı su alımı, vücuttaki elektrolitleri seyreltir. Bu da potansiyel olarak daha fazla dehidratasyona yol açabilir. Dr. Sethi, bu durumu önlemek için suyun içine elektrolit tozu veya bir tutam tuz eklenmesini öneriyor.
Hiponatremide normal kan sodyum seviyesi, genellikle 135-145 mmol/L aralığındadır. Hiponatremi, bu değerin altına, özellikle 135 mmol/L’nin altına inildiğinde ortaya çıkar.
Hiponatremi, çeşitli nedenlerle gelişebilir. Başlıca sebepleri şunlardır: Fazla su tüketimi (Polidipsi): Vücut aşırı miktarda su aldığında, sodyum seyrelebilir ve hiponatremi gelişebilir.  Su kaybı: Uzun süreli kusma, ishal, aşırı terleme gibi sıvı kaybı durumlarında, vücut yeterli miktarda sodyum almıyorsa hiponatremi oluşabilir. İlaçlar: Diüretikler (idrar söktürücüler) ve bazı antidepresanlar, antipsikotikler gibi ilaçlar hiponatremiye neden olabilir. Diüretikler, böbreklerden suyun atılmasını artırarak sodyum seviyesinin düşmesine yol açabilir. Kronik hastalıklar: Kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları, karaciğer sirozu gibi durumlar da hiponatremiye zemin hazırlayabilir. Bu hastalıklarda vücutta sıvı birikimi meydana gelir ve sodyum dengesi bozulabilir. SIADH: Antidiüretik hormonun (ADH) aşırı salınımı, böbreklerin fazla su tutmasına neden olabilir, bu da hiponatremiye neden olabilir.
Hiponatremi, sodyum seviyesindeki düşüşe bağlı olarak beyin fonksiyonlarını etkileyebilir. Sıklıkla hafif, orta veya şiddetli olabilen semptomlar, şu şekilde listelenebilir: Baş ağrısı Bulanıklık Kas güçsüzlüğü veya kasılmalar Yorgunluk İştah kaybı Nöbetler Bilinç kaybı veya komaya kadar ilerleyen durumlar Şiddetli hiponatremi, acil tıbbi müdahale gerektirir ve tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Sıvı kısıtlaması: Fazla su içmek hiponatremiyi kötüleştirebilir. Bu nedenle, sıvı alımının sınırlanması gerekebilir. Sodyum takviyesi: Eğer hiponatremi şiddetliyse, damar yoluyla sodyum içeren sıvılar verilebilir. Ancak, bu tedavi dikkatlice yapılmalıdır çünkü sodyumun hızla artırılması, beyin ödemine yol açabilir. Altta yatan hastalıkların tedavisi: Kalp yetmezliği veya böbrek hastalıkları gibi altta yatan hastalıklar tedavi edilmelidir. Ayrıca, diüretik veya diğer ilaçlar kesilebilir veya değiştirilebilir. Antidiüretik hormon tedavisi: Eğer hiponatremi, aşırı ADH salgılanmasından kaynaklanıyorsa, bu hormonun etkisini engelleyen tedaviler uygulanabilir.