Visca'dan Hayat Öpücüğü

Trabzonspor kritik virajda önemli bir galibiyet aldı. Şenol Güneş başarısız olması halinde eleştiri alacağını bildiği denemelerinden sonuç almasını bildi. Lundstram’ın stoperde Mendy’e eşlik etmesi başta hepimize ilginç gelse de pratikte sırıtmadı. Şüphesiz bunda takım savunmasının önceki maçlara oranla daha disiplinli olmasının da payı vardı. Ayrıca Batista Mendy’nin sahadaki varlığının yanında kim oynarsa oynasın huzur verdiği de bir gerçek. Her ne kadar orta sahada oynaması gerektiğini düşünsem de savunmada da ondan iyisi yok. Trabzonspor ilk yarıda tamamen maçı kontrol eden taraf olmasına rağmen hücumda rakip savunmanın kilidini çözme noktasında yeterli girişimde bulunmadı. Maça fena başlamasa da Dragus çok fazla çizgide kaldı. Şenol Güneş’in onu kanat forvet olarak kullanmak istediğinden eminim ama Rumen forvet kendini daha çok geniş alana atarak topla konforlu bölgelerde buluşmayı tercih etti. Kimse Dragus’tan geleneksel bir kanat oyuncusu gibi çizgiye inip orta açmasını beklemiyor. Bunun yerine Simon Banza’ya yakın oynaması ve ceza sahası çevresinde topla buluştuğu anları şutla sonuçlandırmaya çalışması onu daha tehditkar kılacaktır. Öte yandan teknik becerilerini göstermek için her topla buluştuğunda aceleci davranan ve çoğunlukla yanlış kararlar veren Muhammed Cham’ın da takım oyununa katkı vermeye odaklanması gerekiyor. Aksi takdirde bireysel çabalarının sonuç vermediği her pozisyon sonrası özgüven kaybı yaşayabilir ve bunun getirisi olarak daha da absürt şekilde kendini kanıtlama yoluna giderek hata yapabilir. İkinci yarıda oyuna biraz daha tempo koymaya çalışan Başakşehir 50 ile 60’ıncı dakikalar arasında atak sürekliliği sağlayıp oyunda üstünlüğü kısa süreliğine ele geçirdi. Trabzonspor’da işlerin yolunda gitmediği bu anlarda sorumluluk alıp takımı rahatlatacak, tempoyu düşürüp nabzı yerine getirecek oyuncu eksikliği bir kez daha hissedildi. Aksine rakibin atak sürekliliğine karşı hızlı cevap verme telaşıyla disiplinden uzaklaşma hali, bir an önce pozisyon yakalama isteğiyle basit hatalara yol açtı. Son dakikalara girilirken maçın dengeli ve kontrollü bir şekilde seyretmesine karşın Şenol Güneş değişiklik hakkını saklı tutarak aslında büyük bir risk aldı. Eğer son dakikada Visca golü atıp Trabzonspor’a galibiyeti getirmese büyük ihtimalle de iki santrforu yedekte beklettiği için eleştirilebilirdi. Yine de maçın geneline bakıldığında Trabzonspor’un bu golü hak ettiğini söylemek yanlış olmaz. Zorlu rakibe karşı alınan bu galibiyet, takım olma yolunda sancılar çeken ve oyun kimliği oturtmaya çalışan Trabzonspor’da baskıyı biraz olsun azaltacak. Haftaya Göztepe deplasmanında Trabzonspor’u daha çetin bir sınav bekliyor ama bu maç sonrası şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Şenol Güneş’in öğrencileri camiaya mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin mesajını verdi. Bu da şimdilik cebe atılan 3 puanla birlikte yeterli.            

Visca'dan Hayat Öpücüğü
Trabzonspor kritik virajda önemli bir galibiyet aldı. Şenol Güneş başarısız olması halinde eleştiri alacağını bildiği denemelerinden sonuç almasını bildi. Lundstram’ın stoperde Mendy’e eşlik etmesi başta hepimize ilginç gelse de pratikte sırıtmadı. Şüphesiz bunda takım savunmasının önceki maçlara oranla daha disiplinli olmasının da payı vardı. Ayrıca Batista Mendy’nin sahadaki varlığının yanında kim oynarsa oynasın huzur verdiği de bir gerçek. Her ne kadar orta sahada oynaması gerektiğini düşünsem de savunmada da ondan iyisi yok. Trabzonspor ilk yarıda tamamen maçı kontrol eden taraf olmasına rağmen hücumda rakip savunmanın kilidini çözme noktasında yeterli girişimde bulunmadı. Maça fena başlamasa da Dragus çok fazla çizgide kaldı. Şenol Güneş’in onu kanat forvet olarak kullanmak istediğinden eminim ama Rumen forvet kendini daha çok geniş alana atarak topla konforlu bölgelerde buluşmayı tercih etti. Kimse Dragus’tan geleneksel bir kanat oyuncusu gibi çizgiye inip orta açmasını beklemiyor. Bunun yerine Simon Banza’ya yakın oynaması ve ceza sahası çevresinde topla buluştuğu anları şutla sonuçlandırmaya çalışması onu daha tehditkar kılacaktır. Öte yandan teknik becerilerini göstermek için her topla buluştuğunda aceleci davranan ve çoğunlukla yanlış kararlar veren Muhammed Cham’ın da takım oyununa katkı vermeye odaklanması gerekiyor. Aksi takdirde bireysel çabalarının sonuç vermediği her pozisyon sonrası özgüven kaybı yaşayabilir ve bunun getirisi olarak daha da absürt şekilde kendini kanıtlama yoluna giderek hata yapabilir. İkinci yarıda oyuna biraz daha tempo koymaya çalışan Başakşehir 50 ile 60’ıncı dakikalar arasında atak sürekliliği sağlayıp oyunda üstünlüğü kısa süreliğine ele geçirdi. Trabzonspor’da işlerin yolunda gitmediği bu anlarda sorumluluk alıp takımı rahatlatacak, tempoyu düşürüp nabzı yerine getirecek oyuncu eksikliği bir kez daha hissedildi. Aksine rakibin atak sürekliliğine karşı hızlı cevap verme telaşıyla disiplinden uzaklaşma hali, bir an önce pozisyon yakalama isteğiyle basit hatalara yol açtı. Son dakikalara girilirken maçın dengeli ve kontrollü bir şekilde seyretmesine karşın Şenol Güneş değişiklik hakkını saklı tutarak aslında büyük bir risk aldı. Eğer son dakikada Visca golü atıp Trabzonspor’a galibiyeti getirmese büyük ihtimalle de iki santrforu yedekte beklettiği için eleştirilebilirdi. Yine de maçın geneline bakıldığında Trabzonspor’un bu golü hak ettiğini söylemek yanlış olmaz. Zorlu rakibe karşı alınan bu galibiyet, takım olma yolunda sancılar çeken ve oyun kimliği oturtmaya çalışan Trabzonspor’da baskıyı biraz olsun azaltacak. Haftaya Göztepe deplasmanında Trabzonspor’u daha çetin bir sınav bekliyor ama bu maç sonrası şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Şenol Güneş’in öğrencileri camiaya mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin mesajını verdi. Bu da şimdilik cebe atılan 3 puanla birlikte yeterli.